30 Ağustos 2012
4 YIL SONRA AYNI KITADA...
ABD deneyiminden farkli olarak bu kez 3 kisiyiz hatta kismetse 1 ay sonra 4 kisi olacagiz:))) Belki daha yorucu ama eminim ki cok keyifli bir 3 yil bizi bekliyor...
Kanada bircok yonden ABD'ye o kadar benziyor ki hic yabancilik cekmedim diyebilirim. Ottawa diger Kanada sehirleri gibi oldukca yesil bir sehir. Sehir genis bir alana yayilmasina ragmen nufusu 1,5 milyon civarinda.
Henuz cok fazla gezmeye firsatim olmadi. Halen evdeki duzenimizi saglamaya calisiyoruz. Asagidaki fotograf Ottawa'nin simgelerinden biri olan parlemento binasi... Elimdeki yegane fotograflardan biri:)) Firsat buldukca fotograf cekmeye ve yayinlamaya gayret edecegim... Simdilik bu kadar....
02 Temmuz 2008
SON PITTSBURGH TURU VE VEDA...
18 Haziran 2008
RACCOON CREEK PARKI
Amerika'daki hemen hemen butun milli parklarda oldugu gibi bu parkta da buyukce bir gol var.
Kimisi de golde kayikla gezintiye cikmisti...
Bazisi da atmis oltayi gole, avini bekliyordu...
Turkiye'ye donmeden, tekrar firsat bulur muyuz bilmiyorum ama, bir kez daha gitmek isteriz bu guzel parka.
13 Haziran 2008
INDIANAPOLIS VE COLUMBUS
Acikcasi kucuk ve sakin bir sehir beklerken, bizi sasirtti Indianapolis. Cunku simdiye kadar gordugumuz orta olcekli Amerikan sehirlerine kiyasla gayet hareketli, civil civil bir sehir.
Sehre ilk girisimizde bizi "Ikinci Dunya Savasi Aniti" karsiladi.
Oldukca gosterisli olan bu yapi, sehir merkezinin hemen yanina insa edilmis.
Bir diger anit olan "Askerler ve Denizciler Aniti" ise sehir merkezinin tam ortasina kondurulmus gercekten etkileyici bir yapi.
1902 yilinda insa edilen anittaki detaylar gercekten cok guzel...
Burasi da "Indianapolis State Capitol Building" bir nevi "Vali Konagi " yani:))
Bu ilginc yapi da her ne kadar siradan bir kapali ustgecitmis gibi gorunse de aslinda cesitli sergi ve konserlerin yapildigi buyukce bir salon.
Bu da yapinin yandan gorunumu. Oldukca genis gorunuyor ama malesef icini gezme imkanimiz olmadi.
Keske biraz daha vaktimiz olsaydi da Indianapolis'de biraz daha zaman gecirebilseydik diye hayiflanarak Columbus'a dogru yola ciktik. Yola ciktigimizda vakit bayagi bir gec olmustu...
Columbus'a ancak hava karardiktan sonra varabildik. Ohio Eyaleti'nin baskenti olan Columbus adini kasif Kristof Kolomb'dan almis. Ilk duragimiz, sehir merkezindeki "Battelle Riverfront Park" oldu.
Sehrin en dikkat cekici yapisi "Columbus Tiyatrosu"nu da icinde barindiran bu bina...
Sehirden cikarken goruntuledigimiz son kare ise bu tarihi bina oldu. Ne binasi oldugunu sormayin, bilmiyorum:)))
31 Mayıs 2008
CHICAGO
Parkta gorulmesi gereken iki bolumden ilki; hareket halinde insan yuzlerinin bulundugu dev ekranlar. Bu ekranlar karsilikli iki tas bloktan olusuyor ve goruntudeki kisi arada bir mimik hareketleri yapiyor. Bir muddet sonra da dudaklarini uzatarak agzindan su puskurtuyor:))
Gece cektigim fotografta daha net gorunuyor...
Milenyum Park'in ardindan hemen yakinlarda bulunan Grand Park'a dogru yuruduk. Bu park, icerisinde 1927 yilinda yapilmis olan oldukca buyuk bir fiskiyeyi barindirmasiyla unlu. Fiskiyenin adi "Buckingham Fountain"...
Daha sonra Michigan Caddesi'nden asagiya dogru yuruduk ve Michigan Golu kiyisindaki "Navy Pier" adli rihtima ulastik.
Navy Pier, Chicago sehir merkezinin tam karsisinda bulunan, oldukca hareketli, civil civil bir yer.
Kulenin tepesine aksam uzeri ciktik ve gunbatimina kadar oradaydik... Iste kulenin tepesinden birkac acidan cekilmis Chicago fotograflari...
Sehrin ortasindan gecen Chicago Nehri buradan oldukca net seciliyor...
Genel olarak Chicago'yu begendik ama en yakin rakibi olan New York'un eline su dokemez bence:))
Gezimizin ertesi gunu Pittsburgh'a donerken, donus yolumuz uzerindeki Indianapolis ve Columbus'u kisaca turladik. Boylece bir tasla uc kus birden vurmus olduk:)) Onlarin fotograflari da pek yakinda...