14 Temmuz 2007

LAS VEGAS


Iste gezimiz boyunca bizi en cok etkileyen sehir; Las Vegas!!! 24 saat hareketli, isil isil, buyuleyici bir sehir... Colun ortasina kondurulmus ruya sehri...


Luks ve ihtisam, bu sehri tanimlayabilecek en iyi kelimeler bence... Sehrin en hareketli yeri ve "stript" denilen ana merkezi, butun otellerin bulundugu buyuk bir caddeden olusuyor...


Uc gunluk Vegas gezimiz boyunca hemen hemen butun unlu otelleri gezdik ve harika sovlar izledik... Sovlar cok guzeldi ama fotograf cekmek yasak oldugundan buralardan fotografimiz yok... Asagidaki fotograf bir sihirbazlik gosterisinden. Illizyonist sovunun sonunda nasil olduysa uc saniyede oyuncak bir ucagi gercek ucaga donusturdu. Salondan ayrilirken fotografini cektik:))



Sehirdeki butun otellere girmek ve gezmek serbest. Otellerin hepsinde kapidan girer girmez kumarhanelerle karsilasiyorsunuz. Insanlar kafalarini kaldirmadan sabahlara kadar kumar oynuyorlar...





Otellerdeki ihtisam ise anlatmakla bitmez... Her otel ayri bir konsept olusturmus. Iste "Venetian Oteli". Adindan da anlasilacagi uzere, Venedik konsepti olusturmus. Otelin tavanina gokyuzu efekti yapilmis ve iceride 24 saat gunduzu yasayabiliyorsunuz.


Ayrica otelin icinden disariya dogru devam eden kanallarda gondolla gezinti yapilabiliyor.





"Caesars Palace" oteli de Roma konsepti kullanmis. Otelin girisinde Roma'daki asiklar cesmesinin bir kopyasi ve bircok yerde de antik cag heykellerinin birer ornegi var.


"Treasure Island" yani "Hazine Adasi" otelinin bahcesine kucuk bir ada insa edilmis. Geceleri bu adada muhtesem bir sov gerceklestiriliyor.






"Paris Oteli"nde ise otelin hemen onune kocaman bir Eyfel Kulesi insa dilmis. Kulenin alt kati kumarhane, ust kati restoran olarak kullaniliyor. Taklidi bu kadar yuksekse gercegi nasildir acaba??


Gece Eyfel Kulesi'nin tepesine ciktik. Sehrin manzarasi buradan da bir ayri guzeldi...



Ayni sekilde "New York Oteli" de New York'un unlu binalari ve ozgurluk heykelinden olusuyor. Otelin ici de New York sokaklari seklinde duzenlenmis.


Burasi da "Ocean's Eleven" filminin unlu oteli "Bellagio". Filmi izleyenler son sahnedeki muhtesem su gosterisini hatirlayacaktir.


Su gosterileri gercekten inanilmazdi. Izlerken adeta buyulendik. Gosterileri izlemek ucretsiz ve ogleden sonra baslayip geceyarisina kadar her 15 dakikada bir yenisi yapiliyor. Asagidaki videolari mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Ne kadar etkileyici oldugunu goreceksiniz...
Not: Videolar artik alttaki "zoom"a tiklanarak tam ekran izlenebiliyor.


*Izlemek icin sol kosedeki oku tiklayin.
*Tam ekran izlemek icin “ZOOM”u tiklayin.
*Video ilk izleyiste takilabiliri, ikinci izleyiste buyuk ihtimalle duzelecektir.

Bellagio'da gunduz izledigimiz sov da en az geceki kadar muhtesemdi... Bu gosteri de "Viva Las Vegas!!!" esliginde...


*Izlemek icin sol kosedeki oku tiklayin.
*Tam ekran izlemek icin “ZOOM”u tiklayin.
*Video ilk izleyiste takilabilir, ikinci izleyiste buyuk ihtimalle duzelecektir.
Las Vegas'a gercekten hayran kaldik. Firsatimiz olsa da tekrar gitsek dedigimiz tek sehir. Belki de olur, kim bilir?:))

11 Temmuz 2007

DEATH VALLEY VE GRAND CANYON

Yosemite Park gezimizin ertesi gunu sabah erkenden yollara dustuk ve internet sitelerinde pek methedilen "Death Valley" yani "Olum Vadisi"ne dogru yola koyulduk. 1800'lu yillarda vadiye girdikten sonra yollarini kaybedip disari bir turlu cikamayan ve olumle yuz yuze gelen bir grup gezgin en sonunda bir gecit bulup cikarken "Hoscakal Olum Vadisi!!" demis ve vadinin adi da boyle kalmis.



Amerikalilar tarafindan inanilmaz derecede ovulen vadi, bize cok da ilginc gelmedi acikcasi. Genel olarak bol yesilin icinde yasayan Amerikalilara bu corak arazi ilginc gelmis olmali:))



Vadinin ozelliklerinden biri ilginc yer sekillerine sahip olmasi. Kimi yerde degisik kayaliklar varken bazi yerlerde col ile karsilasiyorsunuz.







Vadinin diger bir ozelligi de "Bad Water" denilen bolgesinin deniz seviyesinin 855 metre altinda olusu. Boylesine derin bir yer haliyle asiri sicakti. Arabamizin gostergesi burada tam 50 dereceyi gosterdi:))




Death Valley'den ayrilirken "Kapadokya Amerikalilarin elinde olsa, neler soylerledi acaba?" diye dusunmeden kendimizi alamadik:))


Ertesi gunki duragimiz ise "doga harikasi" olarak tanimlanan "Grand Canyon" oldu. Neyse ki burasi bizi hayal kirikligina ugratmadi. Gercekten cok etkileyici bir yer...


Dunya'daki en buyuk kanyon olan Grand Canyon, tam 5000 km2'lik bir alani kapliyor.





Bu bolge Kizilderili Hualapai Kabilesi'ne ait. Butun bolgenin sahibi onlar. Kendi yonetimleri ve guvenlik gucleri var. Grand canyon oldukca buyuk bir alani kapliyor. Bizim gittigimiz yer henuz yeni turizme acilan bati ucu idi.


Bu da, kanyonun bati kismina gecen yil yapilan cam platform... Platforma, kirilma tehlikesine karsi, fotograf makinasi da dahil herhangi bir ozel esya ile cikmak yasak. Platformun tabani da camdan ve alti derin bir ucurum...



Dogal hayati korumak icin kanyonun etrafina hicbir koruma yapilmamis. Geziye baslarken dikkatli olmamiz konusunda uyarildik. Ama biz yine de asagida gordugunuz tepenin en ucuna kadar ciktik. Tepenin sivri ucunda gorulen noktalar Serdar ve ben:)) Oldukca heyecanliydi...



Kanyon'dan aksam uzeri yola ciktik ve buyuleyici sehir Las Vegas'a dogru yola koyulduk... Vegas fotograflari da baska bir gune...

06 Temmuz 2007

YOSEMITE PARK

San Francisco'dan sonraki duragimiz "Yosemite National Park" oldu. Parka gercekten hayran kaldik. O kadar genis bir alana yayilmis ki, butun gun gezmemize ragmen heryerini gezmeyi basaramadik.
.


Parkin heryerinde siril siril sular ve ufak selaleler akiyor. Hatta dunyanin en yuksekten akan selalesi de burada.



Kisacasi Yosemite yeryuzundeki cennet gibi bir yer... Izleyin, gorun:))



* Izlemek icin sol kosedeki oku tiklayin.
* Video ilk izleyiste takilabilir, ikinci izleyiste buyuk ihtimalle duzelecektir.

05 Temmuz 2007

SAN FRANCISCO

California gezimizin ilk duragi San Francisco idi. San Franciso, Pasifik Okyanus'nun kiyisinda Amerika'nin en buyuk sehirlerinden biri. Oldukca guzel bir sehir. Ozellikle iklimi cok ilginc. Sanirim okyanusun etkisiyle hava surekli serin ve esintili.



Gezimizin ilk gunu San Francisco'yu arabayla kesfetmeye calistik. Saniyorum hepiniz sehrin unlu yokuslarini buralarda cekilen bircok filmden hatirlarsiniz.



Bu da sehrin simgesi haline gelmis tramvaylardan biri.




Bunlar da San Francisco'ya ozel "victoria" tarzi evler. Robin Williams'in unlu filmi Mrs. Doubtfire burada cekilmis...




Sehrin sembolu haline gelmis mekanlarindan birisi de "China Town" yani Cin Mahallesi... Burada Cin'e ozgu hediyelik esyalarin yanisira bolca Cin Restorani mevcut.







Cin Mahallesi'ndeki gezimizin ardindan "fisherman's wharf" denilen iskelede gunumuzu tamamladik. Buranin en onemli ozelligi hemen kiyida bulanan deniz arslanlari. Tembel tembel yatarken birden ayni anda bagirmaya basladiklarinda ortaya gercekten komik bir goruntu cikiyor:))



Gezimizin ikinci gununde "Alcatraz Adasi"ndaki unlu hapisaneye gittik.. Adadaki turumuz boyunca kulakliklar araciligi ile eski mahkumlarin ve gardiyanlarin sesinden hapishane hakkinda bilgi verildi. Hapishane 1934 yilinda insa edilmis ve ulkenin en azili ve tehlikeli mahkumlari buraya nakledilmis.






Adanin mahkumlari arasinda filme de konu olan "Alkatraz Kuscusu" ve "Al Capone" gibi unlu isimler yer aliyor.




Hapishanede tum mahkumlar ayri koguslarda kaliyor ve sadece yemek yerken biraraya geliyorlarmis. Boylece kacis plani yapmak icin bir araya gelmeleri neredeyse imkansiz hale geliyormus...




Ancak buna ragmen, 1963 yilina kadar faaliyette olan hapishaneden 3 kisi kacmayi basarmis. Kactiklari donemde Amerika'da buyuk sansasyona yol acmis hatta Clint Eastwood'un basrolunu oynadigi "Alkatraz'dan Kacis" filmi bu donemde cekilmis.




San Farnciso gezimizin son gununu "Golden Gate" koprusunde tamamladik. Koprunun en onemli ozelligi yapiminin cok zor gerceklesmesi ve okyanusun asiri tuzlu olmasindan dolayi paslanmasinin onlenmesi icin 25 boyaci tarafindan surekli boyaniyor olmasi...



Ozetle San Francisco etkileyici bir sehir ve Istanbul'u animsatiyor. Ancak, sunu da belirtmek gerekir ki Istanbul cok daha guzel...

San Francisco gezimiz boyunca bizi evinde agirlayan Sultan, Mustafa ve dunya tatlisi ogullari Yusuf'a cok cok tesekkur ederiz... Sultan'in guzel icli koftelerinin tadi hala damagimizda:))